28 Temmuz 2012 Cumartesi

Kartlar...

       "Eyy Kraliçem, yoktu güzeli sizden. Ama bunu bilseydiniz bakmazdınız bana kibrinizden..."        Ayna - Pucca Günlük

       Dün sabah nette gezinirken Pucca'nın yazdığı Ayna şiiri denk geldi. Kız güzel yazmış. Çok iyi değil, güzel işte. (Tamam tamam, kıskandım. Ne olmuş yani. Hıh!) Sanırım eski bir şiiri. Akıcı ve masala (Pamuk Prenses ve 7 Cüceler) farklı bir bakış açısından yaklaşması çok hoş olmuş. Aferin ona diyor ve konuyu artık kendime getiriyorum. (Önemli şeyler beklemeye gelmez efendim.) Daha doğrusu yaptıklarıma diyeyim.
       Aşağıdaki resimler yaptığım ilk kartlar. Pembeden pek hazzetmeyen bir olarak işe pembeyle başlamış olmam biraz ironik. Belki de değildir. Neticede yemek yerken sona sakladığımız lokmalar en sevdiklerimizdir, değil mi? Her neyse, kart yapmak oldukça eğlenceli. Kağıt, boya ve yapıştırıcının cazibesine karşı koyamayanlar için harika bir dünya. Ne yazık ki Türkiye de kart göndermek pek yayğın değil. Kartlar elimde patlayacak yani. Kaldı ki bedava mesaj göndermek varken, hem de bir seferde onlarcasını gönderebiliyorken kim ne diye yazmakla çizmekle uğraşsın ki. Bir şey diyemiyorum. Ben o bedava mesajları da göndermiyorum. (Kötüyüm evet.)

 
 
       Bakalım kart yaparken en fazla dikkat etmem gereken konu yapıştırıcı oldu. Yapıştırıcı kesinlikle ama kesinlikle kuru olmalı. Stick yapıştırıcı bile olmuyor. Kuruduğu zaman karton eğiliyor. Ansiklopedilerin altına koyup düzeltmeyi ya da ütülemeyi akıldan geçirmek bile yersiz. Unutmamalı, çift taraflı bantlar bu günler için.
       Cicili bicili şeyleri boş verip şöyle gotik bir şeyler denemeyi düşünüyorum. Siyahlı mavili bir şeyler. Ihm, kuru kafalı olanından yapıp kardeşime hediye etmek de fena fikir değil. Nihahaha!